Anne Babalara Çocukları Hakkında Önemli Bilgiler

Yazı detaylarını görmek için başlıklara tıklayınız.
Okuduğunuz başlıktaki yazının başlığına tıklayıp kapatabilir ve diğer yazılara geçiş yapabilirsiniz.


Çocuğunun doğumsal olarak veya sonradan yaşanan bir kaza nedeniyle engelli olduğunu öğrenmek anne-babaların yaşayabileceği en sarsıcı durumlardan birisidir. Önemli bir kaybın (sahip olmayı umduğunuz çocuğun kaybı, çocuğunuzun geleceğine ilişkin hayallerinizin kaybı, çocuğunuzun yaşam kalitesinin kaybı, yaşam biçiminizin kaybı) ardından hissedilen duyguların hepsi yaşanabilir. Bu kayıplar beklenmedik bir şekilde olduğunda yaşanan şokun derecesi de çok daha yüksek olur. Anne-babaların ve tüm ailenin çok büyük değişimlere uyum sağlama ihtiyacı mutlaka strese yol açar ve ilişkilerde baskıya neden olabilir.

Engelle başetmek 

Her çocuk ve her bir engel birbirinden farklıdır ve bu durumla nasıl başedeceğiniz içinde bulunduğunuz özel şartlara göre değişir. Engellerin tipi ve ağırlığı da farklıdır ve herkesin yas tutma ve baş etme yöntemleri de değişiktir. Aileler benzer engelleri olan çocuklara sahip olsalar da, kendi özel durumları, maddi olanakları ve aile ve arkadaşlarının desteğine bağlı olarak farklı baş etme yöntemleri geliştirebilirler.

Yaşam Kalitesi 

Engelli çocuklar da olumlu, mutlu bir yaşam sürebilir ve kendilerine çevrelerine mutluluk ve neşe getirebilirler. Yaşam kalitesi yeteneklerimize bağlı değildir, herkesin farklı yetenekleri vardır. Yaşam kalitesi çocuğunuzun kendisini iyi, güvende ve rahat hissetmesi, zevk alabileceği deneyimler yaşayabilmesi, sevilmeye değer bir insan olduğunu hissetmesi ve yapabilmekten gurur duyabileceği şeyleri yapmasına bağlıdır.

Anne-babanın duyguları 

İlk başta kayıp sonrası herkesin yaşadığı yas aşamalarından geçebilirsiniz. Bunlar şok, inanamama, öfke, suçlama, bunun neden sizin ve çocuğunuzun başına geldiğini sorgulama, panik ve baş edemeyeceğinizden korkma gibi duyguları içerebilir. Çocuğunuzun yaşamı boyunca, örneğin evinizin yakınındaki ilköğretim okuluna gidememesi, arkadaş edinememesi veya bağımsızlaşamaması gibi yeni kayıplarla karşılaşmanız halinde bu duyguların farklı bir aşamasını yeniden yaşayabilirsiniz. Dolayısıyla yas sürecinde belli bir iyileşme sağlasanız dahi, bu tek bir kayıp değil, tekrar tekrar yaşanan bir kayıp niteliği taşıyabileceğinden, yasın farklı aşamalarını değişik zamanlarda tekrar yaşamanız söz konusu olabilir.

İhtiyaç duyduğunuzda yasınızı yaşamak için kendinize zaman tanıyın. Ancak bu yükü tek başınıza taşımak zorunda olmadığınızı da unutmayın. Aileniz, dostlarınız ve kamu kurumlarının size sağlayabileceği pek çok destek olanağı mevcuttur.

Durumla ne ölçüde baş edebileceğiniz çeşitli etmenlere bağlıdır. Bunlar arasında, olan bitene verdiğiniz anlam (durumu kendi kendinize izah etme biçiminiz; bu çocuğun durumunun ve bu durumun nedenlerinin size ne ölçüde izah edildiğine de bağlı olabilir); ailenizden, dostlarınızdan ve diğer kanallardan alabildiğiniz desteğin miktarı, çocuğunuzla kurabildiğiniz ilişki, çocuğunuzun sahip olabildiği yaşam kalitesi (çok büyük sorunlara sahip olan çocuklar dahi yaşamlarından zevk alabilirler, bu durumun aile ve iş yaşamınız üzerindeki etkisi ve bazı kişiler için de dini inançlardan kaynaklanan destek yer alabilir.

Bazen iyileşme sürecinde ne kadar yol kat ettiğinizi fark etmeyebilirsiniz. Çocuğunuzun bir sorunu olduğunu ilk duyduğunuz anı düşünün. Ne hissetmiştiniz? O zaman bu durumla nasıl baş ediyordunuz? Şimdi ne hissediyorsunuz ve nasıl baş ediyorsunuz? Böyle düşünerek, ne kadar uzun bir yol kat etmiş olduğunuz fark edebilirsiniz.

Yas sürecinin tamamlanamaması 

Zaman içinde yaşadığınız yas hafiflemezse, bu durum çocuğunuza, kendinize ve ilişkinize gerekli özeni göstermenizi de engelleyebilir. Zaman geçtiği halde yaşadığınız yas duygusu hafiflemiyorsa, duygularınızın üstesinden gelmek için uzman yardımı alabilirsiniz. Yasın çözümlenmediğini gösteren bazı işaretler şunlardır:

  • Kriz anılarına saplanıp kalıyor ve bunlardan uzaklaşamıyorsanız
  • Çocuğunuzu gerçekten olduğu gibi kabul edemiyor ve hala aslında yapamayacağı büyük başarıları sergilemesini bekliyorsanız
  • Kendinizi çok öfkeli hissetmeye devam ediyor ya da aşırı suçluluk duygusu duyuyorsanız
  • Olası tüm bilgileri edindiğiniz halde, halen bu durumun nedenlerini araştırıyorsanız
  • Belli bir zaman geçtiği halde halen çocuğunuzun yaşamıyla ilgili olumlu hiçbir şey düşünemiyorsanız
  • Yukarıdaki durumun aksine, sorunların hiçbirini görmüyor ve her şeyi bir lütuf gibi görüyorsanız

Bu belirtilerden herhangi birini yaşıyorsanız, bir uzmandan yardım almanız çok yararlı olacaktır.

Anne-babanın ihtiyaçları 

Bu sizin çocuğunuz ve anne-baba olarak çocuğunuz için ne istediğinizi söylemeye ve söylediklerinizin dinlenilmesi hakkında sahipsiniz. Doktorunuz yapılacak hiçbir şey olmadığını söylese bile, istiyorsanız tedavi olanaklarını aramaya devam edebilirsiniz. Doktorunuz sizi desteklemezse, başka bir doktora başvurabilirsiniz. Ancak her seferinde aynı cevapları defalarca kez işittiğiniz halde ikna olmuyorsanız, artık "tedavi" arayışını bırakarak, mevcut şartlar içinde çocuğunuza en iyi nasıl yardımcı olabileceğinizin arayışına geçmek için yardım almanız gerekli olabilir.

Ayrıca, ihtiyaç duyduğunuz sıklıkta, ne olduğunu ve neden olduğunun açıklamasını almak, çocuğunuzun rahatsızlığı ve bu rahatsızlığın en iyi hangi şekilde idare edilebileceği hakkında bilgi sahibi olmak ve böylece durum üzerinde belli bir kontrol gücüne sahip olduğunuzu hissetmek, cesaretlendirilmek, saygı görmek, size ve çocuğunuza onurlu bir şekilde davranılması, mahremiyet, çocuğunuzun bakımını ara sıra bir başkasına devrederek dinlenme, benzer deneyimleri yaşayan başka kişilerden destek alma haklarına da sahipsiniz.

Eşinizle ilişkileriniz 

Engelli bir çocuk sahibi olmak anne-babanın ilişkisinde gerilime neden olabilir. Bu nedenle hem çocuklarınız hem de kendi iyiliğiniz açısından ilişkinize özen göstermek için zaman ayırmayı ihmal etmememiz önemlidir. Özellikle ilk zamanlarda tüm zaman ve enerjinin engelli çocuğa adanarak diğer aile ilişkilerinin ihmal edilmesi sıklıkla yaşanan bir durumdur. Oysa yaşamınızdaki diğer ilişkilerinize zaman ayırmanız, engelli çocuğunuz için de en az ona bakmanız kadar önemlidir. Bu nedenle:

  • Eşinizle duygularınızı paylaşın ve onun duygularını da dinleyin.
  • Günlük işleri paylaşmak da önemli bir duygusal destektir, "bu konuda birlikteyiz" mesajını verir.
  • İlişkinize zaman ayırın, bu çok zor gözükse de bir o kadar da önemlidir.
  • Diğer çocuklarınızı ihmal etmeyin. Onların da engelli çocuk gibi sizin sevginize ve ilginize ihtiyacı var. Onlarla birlikte vakit geçirmeniz ihmal edildikleri duygusunu yaşamalarını önlemeye yardımcı olur.

Engelli bir çocuğun doğumunun veya bir çocuğun sonradan engelli olmasının ardından anne-babaların birbirinden kopması sık görülen bir durumdur. Oysa çocuğun engelli oluşunu bir başarısızlık olarak görmemeniz ve kendiniz ve ilişkiniz için destek almanız çok önemlidir.

Çocuklardan birinin engelli olması, anne-babanın yanında ailede herkesi ve diğer çocukları da etkiler. Çocukların engelli bir kardeş sahibi olma konusunda gösterecekleri tepki engelin tipi, çocukların yaşları, engelli çocuğun yaşı ve bu durumun aile içinde nasıl idare edildiğine göre değişebilir. En önemlisi de anne-babanın durumu nasıl idare ettiği ve tüm çocuklara ihtiyaçları olan ilgiyi gösterip gösteremediğidir. Engelli çocukların kardeşleri de anne-baba gibi kayıp duygusu yaşayabilirler. Onların duygularının da dikkate alınması ve anlayış gösterilmesi son derece önemlidir. Sağlıklı kardeşler engelli kardeşleri ile mutlu bir ilişki kurabilir ve bu ilişkiden sevgi dolu, düşünceli genç insanlar olmalarını sağlayacak pek çok şey öğrenebilirler.

Engelli bir kardeşi olan çocukların sıklıkla yaşadığı zorluklardan bazıları şunlardır:

  • Aile hayatının engelli çocuğun tedavi ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla farklı bir şekilde düzenlenmesi gerekebilmektedir.
  • Ailece yapılacak dışarı gezmeleri ve ailenin katılabileceği aktiviteler etkilenebilmektedir.
  • Anne-baba sağlıklı çocuklara yeterince zaman ayıramayabilmekte ve yeterli dikkati gösteremeyebilmektedir. Bu durum çocukların kıskançlık duymasına ve engelli kardeşleri ile kavga edemeyeceklerini bildiklerinden, birbirleri ile kavga etmelerine neden olabilmektedir.
  • Engelli kardeşlerine karşı sevecen olmaları veya ona bakmaları beklendiğinden, şikayet ettiklerinde suçluluk duygusu hissedebilir, kendi arkadaşları ile birlikteyken engelli kardeşlerini yanlarında istemeyebilirler.
  • Engelin kendilerini de etkilemesinden korkabilirler. Bunun kendilerine bulaşmayacağını ya da kendilerinin de engelli olmayacağını anlamayabilirler.
  • Arkadaşları ile birlikteyken engelli kardeşlerinin davranışlarından utanabilirler.
  • Engelli kardeşin bakımında anne-babaya yardımcı olmaları istenebilir ama bunu kabul etmeyebilirler.
  • Özellikle anne-baba yastaysa veya birbiri ile tartışıyorsa (stres altında sıklıkla olabilen bir durumdur) anne-babanın sorun karşısında gösterdiği tepkilerden dolayı kaygı ve öfke duyabilir.
  • Anne-babanın hayal kırıklığını telafi etmek amacıyla kendilerini başarılı olma baskısı altında hissedebilir.

Anne-babalar ne yapabilir?

  • Arkadaşlarına kardeşlerinin engelini nasıl izah edeceklerini belirlemelerinde onlara yardımcı olmalıdırlar.
  • Çocuklar kendi başlarına da gelmesinden veya soruna bir biçimde neden olmuş olmaktan endişe edebileceği için, kardeşlerindeki engelin nedenleri çocuğa net ve anlayacağı bir şekilde açıklamalıdırlar.
  • Çocuğun olan biteni anlayabilmesi için, sorularını açıkça sorabilmesine izin vermeli ve bu soruları yanıtlamalıdırlar.
  • Çocuğun duygularını dinlemelidirler. Ailedeki tüm çocuklarla ayrı ve özel zaman geçirmeye gayret etmelidirler.
  • Tüm çocukların başka çocuklarla zaman geçirmeye ihtiyacı vardır. Kardeşinin bakımına yardımcı olması da güzel bir şeydir ancak oynamak ve arkadaşlarıyla birlikte olmak için de bol bol zamanı olmalıdır.
  • Engelli kardeşin bakımına dahil olmalarına izin vermelidirler. Örneğin kardeşleri için giysi seçimine yardımcı olabilirler.
  • Çocukları engelli kardeşlerinin başarılarından gurur duymaya ve bunu başarmak için aştığı zorlukları fark etmeye teşvik etmelidirler. Bu başarılardan anne-baba olarak kendilerinin de gurur duyduğunu görmelerini sağlamalıdırlar.
  • Engelli çocuğun diğer çocukların eşyaları veya çalışmalarına zarar vermesini önlemelidirler. Böyle bir sorun varsa, çocuklara eşyalarını koyabilecekleri güvenli bir yer sunmalıdırlar.
  • Diğer çocukların da kendi hayatlarını yaşayabilmeye ihtiyaçları olduğunu ve kendilerini yük altında hissetmemeleri gerektiğini unutmamalıdırlar. Engelli çocuğun geleceğine yönelik planlar yapmalıdırlar.

Unutmayın, anne-babanın engelli çocuğu idare ediş biçimleri diğer kardeşlerin tepkisini de etkileyecektir.

Sağlıklı çocukların kendi yaşamlarını yönlendirebilmek için zaman ve fırsatlara ihtiyacı vardır. Kardeşler desteklenirlerse, hep birlikte mutlu olabilir ve birbirlerinden zevk alabilirler. Engelli çocukların anne-babaları genellikle çok meşguldür, bu nedenle diğer çocuklarınıza da zaman ayırabilmek için gerektiğinde yardım almaktan kaçınmayın. Ailenizdeki her çocuk önemlidir ve kendisini özel ve değerli hissetmeye ihtiyacı vardır.

Son yıllarda değişen ekonomik, sosyal ve kültürel şartlar nedeniyle anne-babaların boşanarak başka biri ile evlenmesi veya evlenmeden birlikte yaşaması ve eşlerin birbirini aldatması gibi durumlarda artış olduğu görülmektedir.

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayten Erdoğan yetişkinler arasındaki ilişkilerdeki bu değişimlerin çocuklar üzerindeki etkilerini anlatarak, çocuklara nasıl davranılması gerektiği konusunda bilgiler verdi: 

Huzursuz, mutsuz, birbirine saygı ve sevgisi olmayan anne ve babadan oluşan evlilik ortamının çocuğun sağlıklı ruhsal gelişimi açısından sakıncaları olduğu bilinmektedir. Böyle bir durumda çocuk ruh sağlığında olumsuz etkiler kadın ya da erkeğin bir başkası ile flört etmesi değil, evde anne baba arasında yaşanan negatif olumsuz duygu ve davranışlar sonucu oluşur.

Başka biriyle flört; eve gelmeme, evde bağırıp çağırma, aşağılama gibi uyumsuz evlilik sonucu ortaya çıkan bir çok olumsuz durumun bir parçasıdır. Böyle ortamda büyüyen çocuğun bu stres faktörlerinden etkilenmesi normaldir. Çocuklar geçimsizlik sonucu ortaya çıkan bu durumlar karşısında içinde bulundukları yaş dönemine göre değişen özellikte çeşitli endişe ve kaygılar duyarlar.

Çocuklar, "annem babam birbirlerine zarar verecek mi, bana zarar verecekler mi, ayrılacaklar mı, kiminle yaşayacağım, evden taşınacak mıyım, annem veya babam nerede yaşayacak, okulum değişecek mi, bu yaz gene basketbol okuluna gidebilecek miyim?" gibi çok çeşitli kaygı ve endişelere kapılabilirler. 

Ayrıca bu duruma gelmiş anne-baba daha çok kendileri ile ilgilenmek durumunda olduğu için çocuğa ayırdığı zaman, ilgi ve destek azalır, bu da çocuklarda sevilmedikleri, önemsenmedikleri duygularının ortaya çıkmasına neden olarak özgüvenlerinin düşmesine yol açabilir. Ek olarak, sorunlarla karşılaştıklarında onlardan yeterli desteği alamamalarına neden olarak yaşantılarında aksamalara yol açabilir. 

Özellikle küçük çocuklar anne-babalarının evliliğinin başarısız olması konusunda kendilerini suçlama eğilimindedirler ve sık sık bunun doğru olmadığının hatırlatılması gerekir. Eşler arasındaki uyumsuzluğun hiçbir şekilde çocuğun suçu olmadığı ve anlaşamamalarının çocukla kesinlikle ilgili olmadığı mutlaka vurgulanmalıdır.

Ayrıca çocuklar kendilerine yönelik sevginin de geçici olup olmadığını sorgulayabilir: Burada karı koca ile anne-baba-çocuk ilişkisinin farklarından bahsedip, geçinemiyor olsalar dahi onu her zaman ve koşulsuz bir şekilde sevecekleri konusunda sık sık güvence vermeleri gerekir.

Böyle bir durum oluştuğunda ortaya çıkabilecek olumlu ya da olumsuz etkiler çocuğun içinde bulunduğu yaş dönemine, anne ve babanın kişisel özelliklerine, çekişmelerin sürüp sürmediğine, çocuğun yaşadığı ortam ve düzene göre değişir.

Ayrılıktan sonra çocuğun sağlıklı uyumu için en önemli faktörler eşler arası çatışmanın bitmesi, çocuğun her iki ebeveyni de düzenli görmesi, yaşadığı ortamın sürekli ve düzenli olmasıdır.

0-3 yaş çocuğunun vereceği tepki, uyum ile 12-18 yaş arası çocuğun tepki ve uyumu çok farklılıklar gösterir. Küçük yaş çocuğu için diğer faktörler sağlanabilmişse annenin yeni bir arkadaşı olması bu kişinin olumlu biri olması halinde büyük sorun teşkil etmez.

Asıl babanın olumsuz bir figür olması, çocuğa yeterli ilgiyi gösterememesi durumunda ise aksine annenin olumlu özelliklere sahip, çocuğa sevgi ve destekle yaklaşabilecek erkek arkadaşının çocuk üzerinde olumlu etkileri olabilir.

Yetişkin bir erkek tarafından sevilip desteklenmel çocuğun özgüvenini arttırır, erkek çocuk için özdeşim yapılacak bir olumlu bir rol modeli oluşturur, kız çocuk içinse karşı cins tarafından sevilme ve değer verilme ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olur.

Böyle bir durum ergenlik yılları içindeki çocukların daha değişik tepkiler göstermesine neden olabilir. Bazı ergenler için yukarıda bahsedilen olumlu etkiler sağlanabilirken, bazılarında bir çok negatif olumsuz duygu ve davranışların ortaya çıkması gözlenebilir.

Erkek çocuklar bu yaşlarda bazı çatışmaların yeniden uyanması, cinselliğin tanınması sonucu hem anneye hem, birlikte yaşadığı bireye olumsuz tavırlar sergileyebilirler. Kız çocuklarda ise cinselliğin abartılı yaşanması, anneye öfke gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Ergenler anne-babalarını mutlu görmek isteseler de, anne babalarının başka insanlarla birlikte olması karşısında karışık duygular beslerler. Anne ya da babanın başka biriyle çıkmasını hoş görmenin diğer ebeveyne sadakatsizlik olacağını düşünebilirler.

Anne ve babaların yeni eş seçiminde çocuklarının seveceği birini mi tercih ettikleri konusunda yapılmış bilimsel araştırma sonuçları olmadığı için bir yorum yapmam mümkün değil.

Eş seçimi çok karmaşık bir olay olup kişilerin eş seçiminde bir çok faktör rol oynar, çocuklarla uyumlu kişi olup olmaması bir çok faktörden sadece biri olabilir.

Eş seçiminde kişi için önemli olan kendi beklentilerine yanıt verip vermediğidir, anne-babanın kendine uyan bir eş seçmesi, onunla mutlu ve kendi ile barışık olması en azından mutlu bir ebeveyne sahip olma açısından çocuğa dolaylı olarak olumlu yansır.

Kendi sorunlarını çözmüş, üreten ve mutlu bir anne-babanın şüphesiz çocuğa önemli faydaları olur.

Burada en çok yaşanılan yanlış çocuktan yeni eşi annesinin yerine koymasının istenmesidir. Halbuki, çocuğun annesi vefat etmiş ya da ayrılmış olsa bile onun öz annesidir, yeni gelen kişi ancak bakım veren kişi olarak görev yapar, annenin yerini almaz. Bakım veren olarak çocuğa çok sevgi göstermesi ya da fedakarlıklar yapmış olması da bu durumu değiştirmez. Tabii ki çocuk ve bu kişi arasında bağlılık gelişebilir, iyi ve sağlıklı ilişkiler kurulabilir.

Diğer bir yanlış da ikinci eşin çocuklar tarafından sevilmesi ve kabul görmesi için annenin hatalarının vurgulanması ve hakkında olumsuz konuşulmasıdır. Bu durum da hem çocuğun özgüveninin zedelenmesine hem de her iki tarafa da tepki duymasına neden olur.

Çocuğun annesi hakkında olumsuz konuşmamak, bunu başarmak mümkün olmuyorsa hiç bahsetmemek daha uygundur. Çocuğun annesi hakkında konuşması, sorular sorması ise özellikle desteklenmeli, duygu ve düşüncelerini rahatlıkla ifade edebileceği ortamlar sağlanmalıdır.

Asıl babanın olduğu, çocuk ile düzenli görüştüğü, çocuğun ihtiyaçlarını karşıladığı durumlarda annenin ikinci eşi çocuğun babası değil sadece annenin ikinci eşi konumundadır. 

Böyle durumlardaki sağlıklı olanı budur çocuk her ikisinin yerini bilir ona göre uyum ve davranış geliştirir, kavram olarak da annenin ikinci, üçüncü eşinden bahsedilirken ikinci baba, yeni baba şeklinde bahsedilmesi yanlıştır. Bu durumda çocuğa gerçek babasının olduğu, eşler ayrı olsa bile bunun değişmeyeceği, eve gelen kişinin sadece annenin ikinci eşi olduğu babalık görev ve sorumluluğu olmadığı açık olarak söylenmelidir.

İkinci eşin tabii ki eşine ve onun yakınlarına karşı sorumlulukları vardır ve iyi bir eş karşı tarafın çocukları ve yakınlarına olumlu davranır.

Çocukların baba olarak sevip kabullenecekleri kişi olumlu özelliklere sahip olarak olumlu rol modeli yaratma, çocuğa yeterli ilgiyi gösterme, çocuğa sevgi ve destekle yaklaşma, ihtiyaçlarını karşılama gibi babalık görevlerini yapan ve sürdüren kişidir. Ancak babanın bu görevleri kendisinin yapmadığı durumlarda bu eksikliği karşılayan kişi ister amca, dayı ister ikinci eş olsun babanın yerini alabilir.

Baba çocuk ilişkisi doyurucu ise annenin ikinci eşi ile çocuğun iyi ilişkiler içinde olması bir sorun yaratmaz, aksine babada olumlu duygular ortaya çıkmasına neden olur. Eğer karı-koca arasında boşanmaya rağmen çatışmalar sürüyorsa, babanın kendi yeterliliği hakkında şüphesi varsa baba-çocuk arası ilişki olumsuz etkilenir. 

Boşanma, ölüm olayları ve taşınma gibi stres yaratıcı doğal yaşam olaylarından biri olup, anne-babalar için olduğu kadar çocuklar için de sıkıntılı bir durumdur. Boşanma nedeni genel olarak eşlerin uyumsuzluğu olup, aldatma sadece bunun bir sonucudur. Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri, boşanma nedeni ne olursa olsun benzerdir.

Erişkinlerden farklı olarak, çocukların boşanma karşısında duygusal tepkileri içinde bulunduğu yaş dönemine göre farklılık gösterir. Genel olarak üzüntü, suçluluk, öfke ve kaygı hisseder ve bu duygularını da davranışları ile gösterebilirler. Anne baba arasında boşanma sırasında oluşabilecek çekişmelerden çocuğu uzak tutmak, çocuğun endişeleri karşısında açık ve dürüst davranmak, çocuğun yaşadığı ortamda sürekliliğin ve güven ortamının oluşmasını sağlamak çocuğun bu zor süreci daha kolay atlatmasına yardımcı olabilir.

Çocuğun boşanmanın getirdiği değişikliklere uyum sağlaması zaman alabilir. Boşanma sonrası bazı duygusal ve davranışsal tepkiler aylar boyunca ve hatta bir yıl boyunca devam edebilir. Bazı tepkiler ise daha geçici olup, ailenin durumu istikrara kavuştuğunda veya çocuğun rutini yeniden oluştuğunda kaybolabilir. 

Bu tepkilerin mutlaka kalıcı sorunlara işaret etmediğini de unutmamak gerekir. Huzursuz, mutsuz, birbirine saygı ve sevgisi olmayan anne ve babadan oluşan evlilik ortamının çocuğun sağlıklı ruhsal gelişimi açısından sakıncaları olduğu bilinmektedir. Bundan dolayı anne babanın boşanma konusundaki suçluluklar üzerinde yoğunlaşmaktansa, yeni şartlar altında çocuk için en tutarlı ve huzurlu ortamın nasıl yaratılabileceği üzerine yoğunlaşmaları gerekir. 

Çocukların boşanmayı izleyen duygusal endişelerinin çoğu, hassasiyetle ele alınmaları halinde, geçicidir. Çocuğun duygularına ilişkin olarak verdiği sinyaller konusunda dikkatli olmak ona yardımcı olmak açısından yol gösterici olacaktır. Ayrıca sancılı boşanma süreci sonrası yaşamını istediği gibi yönlendirebilen, düzenli bir yaşam tarzı oluşturabilen mutlu anne babalar çocuklar için de iyi bir model olabilirler.
Boşanmadan sonra ayrılan ebeveynle görüşme
Anne-babalar ebeveynlik rollerini devam ettirmek için ellerinden geleni yapmalıdır.

Ayrılan ebeveyn ile düzenli aralıklarla görüşmek çocukların, boşananın kendisi değil anne babası olduğunu anlaması açısından çok önemlidir.

Ayrı evde yaşayan ebeveynin çocuğu ne kadar çok gördüğü değil, ne kadar düzenli gördüğü ve ne kadar kaliteli vakit geçirdiği çok önemlidir.

Çocuğu çok sık ama kafasına estiği zaman, beklenmeyen vakitlerde görmek çocukta güven duygusunun oluşmasını sağlamadığı için seyrek de olsa haftada bir düzenli görmek kadar faydalı olmayacaktır. 

Ayrıca çocuğun alındıktan sonra büyükanne ve büyükbabaya bırakılması her ne kadar çocuğun yakın akrabaları ile ilişkisinin sürmesine yardımcı olsa da, ayrılan baba ya da anne ile ilişki kurulmasına ve geliştirilmesine faydalı olmaz.

Çocukların kendi anne ve babaları ne kadar olumsuz olsalar bile onlar tarafından istendiği ve sevildiğini hissetmeye ihtiyaçları vardır. 

Büyükbaba-anne tarafından sevilmek ve istenmek sadece büyükbaba-anne tarafından sevilip ve istendikleri hissini sağlar, anne baba tarafından değil.

Boşanma sonrası sık rastlanılan patolojik bir durum velayeti alan ebeveynin diğer ebeveynin mükemmel anne-baba özelliklerine uymadığını düşünerek onun çocuğu görmesini engellemesi veya kısıtlamasıdır.

Kimse mükemmel anne baba değildir, geri zekalıların, suçluların, hastaların, çalışmayanların anne baba olamayacağına dair hiçbir veri yoktur. Çocuk için önemli olan anne baba ne iş yaparsa yapsın, karakteri ne olursa olsun, hastalığı, sakatlığı ne olursa olsun kendisini isteyip istemediği, sevip sevmediği, koruyup korumadığıdır.

Unutmayın bir kişinin iyi bir anne-baba olup olmadığını tek belirteci, o kişinin çocuğunun büyüdüğü zamanki fikirleridir. 

Yine boşanma sonrası sık karşılaşılan diğer bir sorun velayeti alan ebeveynin çocuk diğer ebeveyne gittikten sonra daha mutsuz, huzursuz geldiğini gözlemleyerek görüşmeyi azaltmaya sınırlamaya çalışmasıdır. 

Diğer ebeveynle görüşen, hoşça vakit geçiren, onu sevdiğini, özlediğini hisseden çocuklarda velayetin olduğu, bakım veren ebeveyne karşı suçluluk duyguları sık rastlanılan bir durumdur.

Bunu huzursuzluk olarak gösterebilirler, eğer ebeveyn de çatışmalarını çözememiş, diğer ebeveynden hoşlanmıyor, veya kendisi de o kişi ile birlikte olma istekleri gösteriyorsa, çocuğun suçluluk duyguları daha da artar.

Çocukların bu konudaki sıkıntılarının çözülmesinde velayeti alan kişinin davranışları, destekleyici yaklaşımları büyük önem taşır. 

Boşanmadan sonra sık rastlanılan diğer bir durum anne ve babaların çocuğun ikisini bir arada görmesinin daha iyi olacağı, çocuğu memnun edeceği düşüncesi ile çocukların yanında bir araya gelmeleri, çocuğu görmek için ayrılan vakitte bir aile görüntüsü vermenin çocuğun psikolojik sağlığına faydalı olacağını düşünmeleridir. 

Genellikle karşılaşılan ise, bunun sağlanamaması, anne babanın çocukların yanında çocuklarla ilgili konularda ciddi tartışmaların yaşanmasıdır.

Bu şekilde çocuğun ebeveynlerle tek tek doyurucu ilişki geliştirmesi de engellenmiş olur. Yalancı aile rolünün oynanması, çiftlerin birbirlerine yoğun öfkeleri mevcutken rol yapmaları çocuktaki güven duygusunu zedeleyebilir.

Parçalanmamış bir ailede çocuğun gelişmesi ve duygusal olarak sağlıklı olmasında yardımcı olan unsurların çoğu boşanmış bir aile üyelerinin duygusal olarak sağlıklı olmasına yardım eden unsurların aynısıdır.

İyi bir sosyal, psikolojik destekle, çatışmasız bir ortamda yaşayan çocuklar boşanmaya başarılı bir şekilde adapte olabilirler.
Boşanma kararını çocuğa söylemek
Boşanma kararı kesinleşir kesinleşmez çocukla bu konu açık ve dürüst olarak konuşulmalıdır. Konuşma sırasında anne ve babanın her ikisi de bulunmalı ve anne-babanın karşılıklı öfke, suçluluk veya suçlama gibi duyguları bu konuşmaya karıştırılmamalıdır. Boşanmanın görünür nedenleri tek kişinin kabahatli gibi gözükmesine yol açabilse de, esasında boşanma iki kişinin hangi nedenle olursa olsun aynı çatıyı paylaşamaması durumu olup, her iki kişinin ortak kararıdır. Birbirini suçlama ve boşanmaya sebep olanı diğer kişi olarak göstermeye çalışmaya çiftler arasında sıklıkla rastlanır. Çift arasındaki çatışmaların, hesaplaşmaların çözümlenmesi bazen uzun zaman alabilir.

Boşanmayı çocuğa açıklarken çiftin kendi meselesi olan bu çatışmaları, suçlamaları çocuğa aktarmamaları gerekir. Çocuğa hayatında meydana gelecek değişikliklere hazırlanması amacıyla bilgi verip, çocuğun sorularını yaşına uygun bir şekilde ve mümkün olduğunca gerçeğe uygun olarak cevaplandırmak doğru olur. Çocuğun her türlü ayrıntıyı bilmesine gerek olmadığını unutulmamalıdır. Onun, sizin sadece eşinizden ayrıldığınızı, kendisinden boşanmadığınızı net bir şekilde anlamasına yetecek kadar bilgiye ihtiyacı vardır. 

Boşanma konuşmasının çocuğunuzun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olması gerekir. Ancak yaşı ne olursa olsun temel mesaj şu şekilde açıklanabilir: "Anne ve baba birbirimizi seviyorduk, aynı evde yaşamaktan mutluyduk, ancak artık aynı evde birlikte mutlu olamıyoruz, ayrı yaşarsak daha mutlu olacağımıza karar verdik. Biz karı koca olarak birbirimizden ayrılıyoruz, senden ayrılmıyoruz, aramızda ne olursa olsun, her zaman senin annen ve baban olacağız ve seni sevip, koruyacağız". 

Anne-babalarının boşanacağı haberi karşısında her çocuk aynı tepkiyi vermez. Bazıları sorular sorar, bazıları ağlar ve bazıları da ilk başta hiçbir tepki vermez. Haberi verdiğinizde çocuğunuz öfkelendiyse, onun duygularını anladığınızı ve bunlara değer verdiğinizi anlamasını sağlayın ve isterse ağlayabileceğini belirtin. Örneğin "bunun seni kızdırdığını biliyorum ve neden kızdığını da anlıyorum" veya "ikimiz de seni seviyoruz ve bizim sorunlarımızın senin bu şekilde hissetmene neden olmasından dolayı üzülüyoruz" diyebilirsiniz. Çocuğunuz herhangi bir duygusal tepki vermezse, başka zaman yine konuşabileceğinizi belirtin.

Çocukların çoğu boşanmanın kendilerini nasıl etkileyeceği konusunda endişe ederler: Kiminle yaşayacağım? Evden taşınacak mıyım? Annem veya babam nerede yaşayacak? Okulum değişecek mi? Bu yaz gene basketbol okuluna gidebilecek miyim? Çocuğunuzun endişelerine yanıt verirken dürüst olun ve biraz zaman alsa dahi, ailenizin bu durumun üstesinden geleceğini, taşınma, şehir değiştirme söz konusu ise tekrar belli bir düzeninin olacağını ona hatırlatın.

Özellikle küçük çocuklar anne-babalarının evliliğinin başarısız olması konusunda kendilerini suçlama eğilimindedirler ve sık sık bunun doğru olmadığının hatırlatılması gerekir. Ayrılmanın hiçbir şekilde çocuğun suçu olmadığı ve birarada mutlu olunmamasının çocukla kesinlikle ilgili olmadığı mutlaka vurgulanmalıdır. Ayrıca çocuklar kendilerine yönelik sevginin de geçici olup olmadığını sorgulayabilir: Burada karı-koca ile anne-baba-çocuk ilişkisinin farklarından bahsedip, boşanıyor olsanız dahi onu her zaman ve koşulsuz bir şekilde seveceğiniz konusunda sık sık güvence verin.
Boşanmadan sonra çocuğun, anne ve babayı bir arada görmesi faydalı mıdır?
Boşanmadan sonra sık rastlanılan diğer bir durum anne ve babaların çocuğun ikisini bir arada görmesinin daha iyi olacağı, çocuğu memnun edeceği düşüncesi ile çocukların yanında bir araya gelmeleri, çocuğu görme için ayrılan vakitte bir aile görüntüsü vermenin çocuk psikolojik sağlığına faydalı olacağını düşünmeleridir. 

Genellikle karşılaşılan bunun sağlanamaması, anne babanın çocukların yanında çocuklarla ilgili konularda ciddi tartışmaların yaşanmasıdır. 

Çocuğun ebeveynlerle tek tek doyurucu ilişki geliştirmesi de engellenmiş olur. Yalancı aile rolünün oynanması, çiftlerin birbirlerine yoğun öfkeleri mevcutken rol yapmaları çocuktaki güven duygusunu zedeleyebilir.

Parçalanmamış bir ailede çocuğun gelişmesi ve duygusal olarak sağlıklı olmasında yardımcı olan unsurların çoğu boşanmış bir aile üyelerinin duygusal olarak sağlıklı olmasına yardım eden unsurların aynısıdır.

İyi bir sosyal, psikolojik destekle çatışmasız bir ortamda çocuklar boşanmaya başarılı bir şekilde adapte olabilirler.

Son yıllarda değişen ekonomik, sosyal ve kültürel şartlar nedeniyle anne-babaların boşanarak başka biri ile evlenmesi veya evlenmeden birlikte yaşaması ve eşlerin birbirini aldatması gibi durumlarda artış olduğu görülmektedir.

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayten Erdoğan yetişkinler arasındaki ilişkilerdeki bu değişimlerin çocuklar üzerindeki etkilerini anlatarak, çocuklara nasıl davranılması gerektiği konusunda bilgiler verdi: 

Huzursuz, mutsuz, birbirine saygı ve sevgisi olmayan anne ve babadan oluşan evlilik ortamının çocuğun sağlıklı ruhsal gelişimi açısından sakıncaları olduğu bilinmektedir. Böyle bir durumda çocuk ruh sağlığında olumsuz etkiler kadın ya da erkeğin bir başkası ile flört etmesi değil, evde anne baba arasında yaşanan negatif olumsuz duygu ve davranışlar sonucu oluşur.

Başka biriyle flört; eve gelmeme, evde bağırıp çağırma, aşağılama gibi uyumsuz evlilik sonucu ortaya çıkan bir çok olumsuz durumun bir parçasıdır. Böyle ortamda büyüyen çocuğun bu stres faktörlerinden etkilenmesi normaldir. Çocuklar geçimsizlik sonucu ortaya çıkan bu durumlar karşısında içinde bulundukları yaş dönemine göre değişen özellikte çeşitli endişe ve kaygılar duyarlar.

Çocuklar, "annem babam birbirlerine zarar verecek mi, bana zarar verecekler mi, ayrılacaklar mı, kiminle yaşayacağım, evden taşınacak mıyım, annem veya babam nerede yaşayacak, okulum değişecek mi, bu yaz gene basketbol okuluna gidebilecek miyim?" gibi çok çeşitli kaygı ve endişelere kapılabilirler. 

Ayrıca bu duruma gelmiş anne-baba daha çok kendileri ile ilgilenmek durumunda olduğu için çocuğa ayırdığı zaman, ilgi ve destek azalır, bu da çocuklarda sevilmedikleri, önemsenmedikleri duygularının ortaya çıkmasına neden olarak özgüvenlerinin düşmesine yol açabilir. Ek olarak, sorunlarla karşılaştıklarında onlardan yeterli desteği alamamalarına neden olarak yaşantılarında aksamalara yol açabilir. 

Özellikle küçük çocuklar anne-babalarının evliliğinin başarısız olması konusunda kendilerini suçlama eğilimindedirler ve sık sık bunun doğru olmadığının hatırlatılması gerekir. Eşler arasındaki uyumsuzluğun hiçbir şekilde çocuğun suçu olmadığı ve anlaşamamalarının çocukla kesinlikle ilgili olmadığı mutlaka vurgulanmalıdır.

Ayrıca çocuklar kendilerine yönelik sevginin de geçici olup olmadığını sorgulayabilir: Burada karı koca ile anne-baba-çocuk ilişkisinin farklarından bahsedip, geçinemiyor olsalar dahi onu her zaman ve koşulsuz bir şekilde sevecekleri konusunda sık sık güvence vermeleri gerekir.

Böyle bir durum oluştuğunda ortaya çıkabilecek olumlu ya da olumsuz etkiler çocuğun içinde bulunduğu yaş dönemine, anne ve babanın kişisel özelliklerine, çekişmelerin sürüp sürmediğine, çocuğun yaşadığı ortam ve düzene göre değişir.

Ayrılıktan sonra çocuğun sağlıklı uyumu için en önemli faktörler eşler arası çatışmanın bitmesi, çocuğun her iki ebeveyni de düzenli görmesi, yaşadığı ortamın sürekli ve düzenli olmasıdır.

0-3 yaş çocuğunun vereceği tepki, uyum ile 12-18 yaş arası çocuğun tepki ve uyumu çok farklılıklar gösterir. Küçük yaş çocuğu için diğer faktörler sağlanabilmişse annenin yeni bir arkadaşı olması bu kişinin olumlu biri olması halinde büyük sorun teşkil etmez.

Asıl babanın olumsuz bir figür olması, çocuğa yeterli ilgiyi gösterememesi durumunda ise aksine annenin olumlu özelliklere sahip, çocuğa sevgi ve destekle yaklaşabilecek erkek arkadaşının çocuk üzerinde olumlu etkileri olabilir.

Yetişkin bir erkek tarafından sevilip desteklenmel çocuğun özgüvenini arttırır, erkek çocuk için özdeşim yapılacak bir olumlu bir rol modeli oluşturur, kız çocuk içinse karşı cins tarafından sevilme ve değer verilme ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olur.

Böyle bir durum ergenlik yılları içindeki çocukların daha değişik tepkiler göstermesine neden olabilir. Bazı ergenler için yukarıda bahsedilen olumlu etkiler sağlanabilirken, bazılarında bir çok negatif olumsuz duygu ve davranışların ortaya çıkması gözlenebilir.

Erkek çocuklar bu yaşlarda bazı çatışmaların yeniden uyanması, cinselliğin tanınması sonucu hem anneye hem, birlikte yaşadığı bireye olumsuz tavırlar sergileyebilirler. Kız çocuklarda ise cinselliğin abartılı yaşanması, anneye öfke gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Ergenler anne-babalarını mutlu görmek isteseler de, anne babalarının başka insanlarla birlikte olması karşısında karışık duygular beslerler. Anne ya da babanın başka biriyle çıkmasını hoş görmenin diğer ebeveyne sadakatsizlik olacağını düşünebilirler.

Anne ve babaların yeni eş seçiminde çocuklarının seveceği birini mi tercih ettikleri konusunda yapılmış bilimsel araştırma sonuçları olmadığı için bir yorum yapmam mümkün değil.

Eş seçimi çok karmaşık bir olay olup kişilerin eş seçiminde bir çok faktör rol oynar, çocuklarla uyumlu kişi olup olmaması bir çok faktörden sadece biri olabilir.

Eş seçiminde kişi için önemli olan kendi beklentilerine yanıt verip vermediğidir, anne-babanın kendine uyan bir eş seçmesi, onunla mutlu ve kendi ile barışık olması en azından mutlu bir ebeveyne sahip olma açısından çocuğa dolaylı olarak olumlu yansır.

Kendi sorunlarını çözmüş, üreten ve mutlu bir anne-babanın şüphesiz çocuğa önemli faydaları olur.

Burada en çok yaşanılan yanlış çocuktan yeni eşi annesinin yerine koymasının istenmesidir. Halbuki, çocuğun annesi vefat etmiş ya da ayrılmış olsa bile onun öz annesidir, yeni gelen kişi ancak bakım veren kişi olarak görev yapar, annenin yerini almaz. Bakım veren olarak çocuğa çok sevgi göstermesi ya da fedakarlıklar yapmış olması da bu durumu değiştirmez. Tabii ki çocuk ve bu kişi arasında bağlılık gelişebilir, iyi ve sağlıklı ilişkiler kurulabilir.

Diğer bir yanlış da ikinci eşin çocuklar tarafından sevilmesi ve kabul görmesi için annenin hatalarının vurgulanması ve hakkında olumsuz konuşulmasıdır. Bu durum da hem çocuğun özgüveninin zedelenmesine hem de her iki tarafa da tepki duymasına neden olur.

Çocuğun annesi hakkında olumsuz konuşmamak, bunu başarmak mümkün olmuyorsa hiç bahsetmemek daha uygundur. Çocuğun annesi hakkında konuşması, sorular sorması ise özellikle desteklenmeli, duygu ve düşüncelerini rahatlıkla ifade edebileceği ortamlar sağlanmalıdır.

Asıl babanın olduğu, çocuk ile düzenli görüştüğü, çocuğun ihtiyaçlarını karşıladığı durumlarda annenin ikinci eşi çocuğun babası değil sadece annenin ikinci eşi konumundadır. 

Böyle durumlardaki sağlıklı olanı budur çocuk her ikisinin yerini bilir ona göre uyum ve davranış geliştirir, kavram olarak da annenin ikinci, üçüncü eşinden bahsedilirken ikinci baba, yeni baba şeklinde bahsedilmesi yanlıştır. Bu durumda çocuğa gerçek babasının olduğu, eşler ayrı olsa bile bunun değişmeyeceği, eve gelen kişinin sadece annenin ikinci eşi olduğu babalık görev ve sorumluluğu olmadığı açık olarak söylenmelidir.

İkinci eşin tabii ki eşine ve onun yakınlarına karşı sorumlulukları vardır ve iyi bir eş karşı tarafın çocukları ve yakınlarına olumlu davranır.

Çocukların baba olarak sevip kabullenecekleri kişi olumlu özelliklere sahip olarak olumlu rol modeli yaratma, çocuğa yeterli ilgiyi gösterme, çocuğa sevgi ve destekle yaklaşma, ihtiyaçlarını karşılama gibi babalık görevlerini yapan ve sürdüren kişidir. Ancak babanın bu görevleri kendisinin yapmadığı durumlarda bu eksikliği karşılayan kişi ister amca, dayı ister ikinci eş olsun babanın yerini alabilir.

Baba çocuk ilişkisi doyurucu ise annenin ikinci eşi ile çocuğun iyi ilişkiler içinde olması bir sorun yaratmaz, aksine babada olumlu duygular ortaya çıkmasına neden olur. Eğer karı-koca arasında boşanmaya rağmen çatışmalar sürüyorsa, babanın kendi yeterliliği hakkında şüphesi varsa baba-çocuk arası ilişki olumsuz etkilenir. 

Boşanma, ölüm olayları ve taşınma gibi stres yaratıcı doğal yaşam olaylarından biri olup, anne-babalar için olduğu kadar çocuklar için de sıkıntılı bir durumdur. Boşanma nedeni genel olarak eşlerin uyumsuzluğu olup, aldatma sadece bunun bir sonucudur. Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri, boşanma nedeni ne olursa olsun benzerdir.

Erişkinlerden farklı olarak, çocukların boşanma karşısında duygusal tepkileri içinde bulunduğu yaş dönemine göre farklılık gösterir. Genel olarak üzüntü, suçluluk, öfke ve kaygı hisseder ve bu duygularını da davranışları ile gösterebilirler. Anne baba arasında boşanma sırasında oluşabilecek çekişmelerden çocuğu uzak tutmak, çocuğun endişeleri karşısında açık ve dürüst davranmak, çocuğun yaşadığı ortamda sürekliliğin ve güven ortamının oluşmasını sağlamak çocuğun bu zor süreci daha kolay atlatmasına yardımcı olabilir.

Çocuğun boşanmanın getirdiği değişikliklere uyum sağlaması zaman alabilir. Boşanma sonrası bazı duygusal ve davranışsal tepkiler aylar boyunca ve hatta bir yıl boyunca devam edebilir. Bazı tepkiler ise daha geçici olup, ailenin durumu istikrara kavuştuğunda veya çocuğun rutini yeniden oluştuğunda kaybolabilir. 

Bu tepkilerin mutlaka kalıcı sorunlara işaret etmediğini de unutmamak gerekir. Huzursuz, mutsuz, birbirine saygı ve sevgisi olmayan anne ve babadan oluşan evlilik ortamının çocuğun sağlıklı ruhsal gelişimi açısından sakıncaları olduğu bilinmektedir. Bundan dolayı anne babanın boşanma konusundaki suçluluklar üzerinde yoğunlaşmaktansa, yeni şartlar altında çocuk için en tutarlı ve huzurlu ortamın nasıl yaratılabileceği üzerine yoğunlaşmaları gerekir. 

Çocukların boşanmayı izleyen duygusal endişelerinin çoğu, hassasiyetle ele alınmaları halinde, geçicidir. Çocuğun duygularına ilişkin olarak verdiği sinyaller konusunda dikkatli olmak ona yardımcı olmak açısından yol gösterici olacaktır. Ayrıca sancılı boşanma süreci sonrası yaşamını istediği gibi yönlendirebilen, düzenli bir yaşam tarzı oluşturabilen mutlu anne babalar çocuklar için de iyi bir model olabilirler.
Boşanmadan sonra ayrılan ebeveynle görüşme
Anne-babalar ebeveynlik rollerini devam ettirmek için ellerinden geleni yapmalıdır.

Ayrılan ebeveyn ile düzenli aralıklarla görüşmek çocukların, boşananın kendisi değil anne babası olduğunu anlaması açısından çok önemlidir.

Ayrı evde yaşayan ebeveynin çocuğu ne kadar çok gördüğü değil, ne kadar düzenli gördüğü ve ne kadar kaliteli vakit geçirdiği çok önemlidir.

Çocuğu çok sık ama kafasına estiği zaman, beklenmeyen vakitlerde görmek çocukta güven duygusunun oluşmasını sağlamadığı için seyrek de olsa haftada bir düzenli görmek kadar faydalı olmayacaktır. 

Ayrıca çocuğun alındıktan sonra büyükanne ve büyükbabaya bırakılması her ne kadar çocuğun yakın akrabaları ile ilişkisinin sürmesine yardımcı olsa da, ayrılan baba ya da anne ile ilişki kurulmasına ve geliştirilmesine faydalı olmaz.

Çocukların kendi anne ve babaları ne kadar olumsuz olsalar bile onlar tarafından istendiği ve sevildiğini hissetmeye ihtiyaçları vardır. 

Büyükbaba-anne tarafından sevilmek ve istenmek sadece büyükbaba-anne tarafından sevilip ve istendikleri hissini sağlar, anne baba tarafından değil.

Boşanma sonrası sık rastlanılan patolojik bir durum velayeti alan ebeveynin diğer ebeveynin mükemmel anne-baba özelliklerine uymadığını düşünerek onun çocuğu görmesini engellemesi veya kısıtlamasıdır.

Kimse mükemmel anne baba değildir, geri zekalıların, suçluların, hastaların, çalışmayanların anne baba olamayacağına dair hiçbir veri yoktur. Çocuk için önemli olan anne baba ne iş yaparsa yapsın, karakteri ne olursa olsun, hastalığı, sakatlığı ne olursa olsun kendisini isteyip istemediği, sevip sevmediği, koruyup korumadığıdır.

Unutmayın bir kişinin iyi bir anne-baba olup olmadığını tek belirteci, o kişinin çocuğunun büyüdüğü zamanki fikirleridir. 

Yine boşanma sonrası sık karşılaşılan diğer bir sorun velayeti alan ebeveynin çocuk diğer ebeveyne gittikten sonra daha mutsuz, huzursuz geldiğini gözlemleyerek görüşmeyi azaltmaya sınırlamaya çalışmasıdır. 

Diğer ebeveynle görüşen, hoşça vakit geçiren, onu sevdiğini, özlediğini hisseden çocuklarda velayetin olduğu, bakım veren ebeveyne karşı suçluluk duyguları sık rastlanılan bir durumdur.

Bunu huzursuzluk olarak gösterebilirler, eğer ebeveyn de çatışmalarını çözememiş, diğer ebeveynden hoşlanmıyor, veya kendisi de o kişi ile birlikte olma istekleri gösteriyorsa, çocuğun suçluluk duyguları daha da artar.

Çocukların bu konudaki sıkıntılarının çözülmesinde velayeti alan kişinin davranışları, destekleyici yaklaşımları büyük önem taşır. 

Boşanmadan sonra sık rastlanılan diğer bir durum anne ve babaların çocuğun ikisini bir arada görmesinin daha iyi olacağı, çocuğu memnun edeceği düşüncesi ile çocukların yanında bir araya gelmeleri, çocuğu görmek için ayrılan vakitte bir aile görüntüsü vermenin çocuğun psikolojik sağlığına faydalı olacağını düşünmeleridir. 

Genellikle karşılaşılan ise, bunun sağlanamaması, anne babanın çocukların yanında çocuklarla ilgili konularda ciddi tartışmaların yaşanmasıdır.

Bu şekilde çocuğun ebeveynlerle tek tek doyurucu ilişki geliştirmesi de engellenmiş olur. Yalancı aile rolünün oynanması, çiftlerin birbirlerine yoğun öfkeleri mevcutken rol yapmaları çocuktaki güven duygusunu zedeleyebilir.

Parçalanmamış bir ailede çocuğun gelişmesi ve duygusal olarak sağlıklı olmasında yardımcı olan unsurların çoğu boşanmış bir aile üyelerinin duygusal olarak sağlıklı olmasına yardım eden unsurların aynısıdır.

İyi bir sosyal, psikolojik destekle, çatışmasız bir ortamda yaşayan çocuklar boşanmaya başarılı bir şekilde adapte olabilirler.
Boşanma kararını çocuğa söylemek
Boşanma kararı kesinleşir kesinleşmez çocukla bu konu açık ve dürüst olarak konuşulmalıdır. Konuşma sırasında anne ve babanın her ikisi de bulunmalı ve anne-babanın karşılıklı öfke, suçluluk veya suçlama gibi duyguları bu konuşmaya karıştırılmamalıdır. Boşanmanın görünür nedenleri tek kişinin kabahatli gibi gözükmesine yol açabilse de, esasında boşanma iki kişinin hangi nedenle olursa olsun aynı çatıyı paylaşamaması durumu olup, her iki kişinin ortak kararıdır. Birbirini suçlama ve boşanmaya sebep olanı diğer kişi olarak göstermeye çalışmaya çiftler arasında sıklıkla rastlanır. Çift arasındaki çatışmaların, hesaplaşmaların çözümlenmesi bazen uzun zaman alabilir.

Boşanmayı çocuğa açıklarken çiftin kendi meselesi olan bu çatışmaları, suçlamaları çocuğa aktarmamaları gerekir. Çocuğa hayatında meydana gelecek değişikliklere hazırlanması amacıyla bilgi verip, çocuğun sorularını yaşına uygun bir şekilde ve mümkün olduğunca gerçeğe uygun olarak cevaplandırmak doğru olur. Çocuğun her türlü ayrıntıyı bilmesine gerek olmadığını unutulmamalıdır. Onun, sizin sadece eşinizden ayrıldığınızı, kendisinden boşanmadığınızı net bir şekilde anlamasına yetecek kadar bilgiye ihtiyacı vardır. 

Boşanma konuşmasının çocuğunuzun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olması gerekir. Ancak yaşı ne olursa olsun temel mesaj şu şekilde açıklanabilir: "Anne ve baba birbirimizi seviyorduk, aynı evde yaşamaktan mutluyduk, ancak artık aynı evde birlikte mutlu olamıyoruz, ayrı yaşarsak daha mutlu olacağımıza karar verdik. Biz karı koca olarak birbirimizden ayrılıyoruz, senden ayrılmıyoruz, aramızda ne olursa olsun, her zaman senin annen ve baban olacağız ve seni sevip, koruyacağız". 

Anne-babalarının boşanacağı haberi karşısında her çocuk aynı tepkiyi vermez. Bazıları sorular sorar, bazıları ağlar ve bazıları da ilk başta hiçbir tepki vermez. Haberi verdiğinizde çocuğunuz öfkelendiyse, onun duygularını anladığınızı ve bunlara değer verdiğinizi anlamasını sağlayın ve isterse ağlayabileceğini belirtin. Örneğin "bunun seni kızdırdığını biliyorum ve neden kızdığını da anlıyorum" veya "ikimiz de seni seviyoruz ve bizim sorunlarımızın senin bu şekilde hissetmene neden olmasından dolayı üzülüyoruz" diyebilirsiniz. Çocuğunuz herhangi bir duygusal tepki vermezse, başka zaman yine konuşabileceğinizi belirtin.

Çocukların çoğu boşanmanın kendilerini nasıl etkileyeceği konusunda endişe ederler: Kiminle yaşayacağım? Evden taşınacak mıyım? Annem veya babam nerede yaşayacak? Okulum değişecek mi? Bu yaz gene basketbol okuluna gidebilecek miyim? Çocuğunuzun endişelerine yanıt verirken dürüst olun ve biraz zaman alsa dahi, ailenizin bu durumun üstesinden geleceğini, taşınma, şehir değiştirme söz konusu ise tekrar belli bir düzeninin olacağını ona hatırlatın.

Özellikle küçük çocuklar anne-babalarının evliliğinin başarısız olması konusunda kendilerini suçlama eğilimindedirler ve sık sık bunun doğru olmadığının hatırlatılması gerekir. Ayrılmanın hiçbir şekilde çocuğun suçu olmadığı ve birarada mutlu olunmamasının çocukla kesinlikle ilgili olmadığı mutlaka vurgulanmalıdır. Ayrıca çocuklar kendilerine yönelik sevginin de geçici olup olmadığını sorgulayabilir: Burada karı-koca ile anne-baba-çocuk ilişkisinin farklarından bahsedip, boşanıyor olsanız dahi onu her zaman ve koşulsuz bir şekilde seveceğiniz konusunda sık sık güvence verin.
Boşanmadan sonra çocuğun, anne ve babayı bir arada görmesi faydalı mıdır?
Boşanmadan sonra sık rastlanılan diğer bir durum anne ve babaların çocuğun ikisini bir arada görmesinin daha iyi olacağı, çocuğu memnun edeceği düşüncesi ile çocukların yanında bir araya gelmeleri, çocuğu görme için ayrılan vakitte bir aile görüntüsü vermenin çocuk psikolojik sağlığına faydalı olacağını düşünmeleridir. 

Genellikle karşılaşılan bunun sağlanamaması, anne babanın çocukların yanında çocuklarla ilgili konularda ciddi tartışmaların yaşanmasıdır. 

Çocuğun ebeveynlerle tek tek doyurucu ilişki geliştirmesi de engellenmiş olur. Yalancı aile rolünün oynanması, çiftlerin birbirlerine yoğun öfkeleri mevcutken rol yapmaları çocuktaki güven duygusunu zedeleyebilir.

Parçalanmamış bir ailede çocuğun gelişmesi ve duygusal olarak sağlıklı olmasında yardımcı olan unsurların çoğu boşanmış bir aile üyelerinin duygusal olarak sağlıklı olmasına yardım eden unsurların aynısıdır.

İyi bir sosyal, psikolojik destekle çatışmasız bir ortamda çocuklar boşanmaya başarılı bir şekilde adapte olabilirler.

Çocuğunuzu yaşama en iyi şekilde hazırlamak için çocuk gelişimi konusunda uzman olmanız gerekmiyor. Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayten Erdoğan anne-baba olarak çocuğunuzu yaşama hazırlamak ve sahip olduğu potansiyeli ortaya çıkarmak için yapabilecekleriniz konusunda bilgiler verdi.

Bütün çocukların temel gereksinimleri aynıdır

Çocuğa iyi bir bakım verebilmek ve onu hayata iyi hazırlamak için çocuk gelişimi uzmanı olmanız gerekmiyor. Bütün çocukların en temel gereksinimlerin sevgi, dikkat ve özen gösterilmesi ve temel bakım ihtiyaçlarının karşılanması olduğu araştırmalar ile onaylanmıştır.

Aşağıdaki basit önerilerin uygulanması küçük çocuğun tüm potansiyelini ortaya çıkarmada yardımcı olur.

1- Ona sevginizi gösterin

Çocuklar yaşamak, gelişmek için sevgiye ihtiyaç duyarlar. Ebeveynin duygusal ilgi ve desteği çocuğa dünyayı keşfetmesi için güvenli bir temel sağlar. Araştırmalar özellikle çocuğun hayatının ilk yılında olmak üzere erken dönemde anne-baba veya bakım verenin çocuğa gösterdiği sevgi ve ilgi ile iyi bir duygusal ilişki kurmasının çocuğun ileriki yıllardaki fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişiminde çok büyük etkisi olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sevgi ve duygusal yakınlığın çocuk beyninin gelişmesinde de etkili olduğu yine araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır. 

Kucaklamak, gülümsemek, cesaretlendirmek, çocuğu dinlemek ve vakit bulunduğunda çocukla birlikte oyun oynamak sevgiyi gösterme yollarından bazılarıdır. Çocuğun ihtiyacı olduğunda yanında olmak, rahatlatmak çocukta güven duygusunun oluşmasına ve ebeveynle güçlü bir bağlanma oluşturmasına yardımcı olur. Çocuğun heyecan duyduğu, zevk aldığı şeyleri paylaşmak da aynı şekilde önemlidir.

2- Çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılayın 

İyi bir gelişim gösterebilmesi için iyi beslenmesi, dinlenmesi, uyuması ve rahat olmasının sağlanması önemlidir (altının kuru olması, kulak ağrısı, ateş vs çözümlenmesi).

Beslenme beyin gelişimi için de çok önemlidir. Protein, vitamin ve minerallerin diyette düşük olarak verilmesi, kalorili gıdaların gereğinden az ya da fazla verilmesi gelişimi yavaşlatarak, zihinsel gelişiminde geri kalmasına neden olabilir. 

Sağlıklı gelişimi için iyi bir uyku almasına özen gösterin. Uyku beyin ve zihinsel gelişim için önemli rol oynar. Düzenli ve rahat uyku hem fiziksel gelişime hem zihinsel gelişime yardımcı olur. 

3- Çocuğunuzla konuşun

Araştırmalar çocukluğun erken dönemlerinde ebeveynlerin çocuklarla sık olarak konuşmasının zihinsel gelişimi olumlu yönde etkilediğini ve bu çocukların diğer çocuklara göre daha zengin bir sözcük dağarcığına sahip olduğunu göstermektedir.

Küçük çocukla konuşmada ne konuşulabileceği konusunda zorlanılıyorsa, yapılan aktivitelerin söze dökülerek anlatılması önerilir. Örneğin şimdi senin mamanı hazırlıyorum, karnın acıkmış olmalı, şu anda sana banyo hazırlıyorum, suyu ısıtacağım, köpük koyacağım vs...

4- Çocuğunuza düzenli okuyun

Konuşmadan sonra, çocuğun hayal yeteneğini, sözcük dağarcığını ve konuşmasını geliştirmek için en önemli şey çocuğa yüksek sesle okumaktır. Çocuklara her gün düzenli, yüksek sesle okumak gelişmiş ülkelerde sıklıkla tavsiye edilip, uygulanmaktadır.

Okunan şeyin ille de çocuk kitabı olması gerekmemektedir. Okuduğunuz bir dergi, gazeteyi de yüksek sesle okuyup çocuğunda faydalanmasını sağlayabilirsiniz.

5- Yeterince çevresel uyaran almasını sağlayın 

Çocuğun insanları, çevreyi, yaşamları öğrenebilmeleri için onları görmesi, içinde bulunması gereklidir. Her yeni etkileşim ona dünya hakkında ve onun içinde kendi yeri ile ilgili bir bilgi verir. Araştırmalar yeni deneyimler yaşamasına olanak sağlayan zengin çevre şartlarında büyüyen çocukların daha büyük ve daha aktif beyne sahip olduklarını göstermektedir. 

Burada "çocuğun gün içinde devamlı uyaran alması gerekli" gibi yanlış anlamaya kapılmamak önemlidir. Böyle bir durumda çocuklar aşırı uyarılmış hale gelebilirler ki bu da öğrenmelerine ve gelişmelerine olumsuz etki yapar. Oynadığı oyuncak ve objelerin çeşitli olmasını sağlamak önemlidir. 

Oyuncakların yuvarlak, üçgen, kare, dikdörtgen gibi çeşitli şekillerde, çeşitli renklerde, değişik sesler çıkaran ve çeşitli dokularda olması sağlanabilir. Birlikte markete, alışverişe gitmek, yürüyüşe çıkmak, etkileşimli oyunları birlikte oynamak gibi basit günlük aktiviteler bile çocuğun uyaran alması ve beynin gelişmesi için faydalı olur. 

Yeni insanlarla tanışmak ve sosyal ortamlara sık çıkmakta çocuğun sosyal uyaranları alması ve sosyal yetilerinin gelişmesine yardımcı olur. 

6- Çocuğunuzun yeni girişimlerini destekleyin 

Beynin çocuklukta gelişmeye başlayan ve bütün yaşam boyu gelişen önemli özelliklerinden biri problem çözme yetisidir. Yeni bir aktivite çocuğa kolay gelmezse, çocuk bu aktiviteyi başarmak için yeni yollar ve yöntemler bulmaya çalışır. Burada çocuğa yeni, bilmediği aktivite ve uğraşlar sağlamak ve ilk başta yapamadığında hemen yardımcı olmamak önemlidir. Örneğin çocuk bir kutuyu açmaya çalışırken hemen elinden alıp açıp vermektense bir süre onun açma yollarını bulmasını beklemek, yapamıyorsa bir iki öneri söyleyip yine onun yapması ve yollarını bulmasını desteklemek gerekir. 

7- Kendinizi ihmal etmeyin

Mutsuz, depresif anne-babalar veya bakım verenler çocukların ihtiyaçlarına yerinde, zamanında ve duyarlı bir şekilde cevap veremezler. Araştırmalar özellikle annenin depresif olmasının çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir. Kendi yaşamını iyi kurmuş, verimli, kendine güveni ve saygısı olan ebeveynler bunu çocuğa da yansıttıkları için çocuk gelişimine olumlu yansımaları olur.

Depresyon konusunda bilinçlenmek ve bir uzman yardımı almak çok önemlidir. Depresif olan ebeveynin sorumlulukları diğer kişilerle paylaşması iyi olur. Eğer çocuğa bakan boşanma, ölüm gibi nedenlerle tek kişi ise etrafta yardımcı figürlerin, desteklerin olması çok önemlidir. Anne ve babaların kendilerine zaman ayırmaları, kendi mutluluk ve sağlıklarını sağlamış olmaları dolaylı yollardan çocuğun iyi gelişmesine katkıda bulunur.

8- Çocuk bakımını iyi yaptırın 

Eğer anne-baba çalışıyor ise 0 ile 2 buçuk/3 yaş arasında iyi bir bakıcı bulmak çok önemlidir. Çocuklarda nesne sürekliliği ve sağlıklı bağlanma özellikleri oluşması için bakım verenin değişmemesi, sürekli olması çok önemlidir. Bundan dolayı bakıcı seçerken başta bunu düşünmek, daha sonra da çocuğun sağlıklı gelişimi için aynı kişi ile bakımını sürdürmek önemlidir.

2 buçuk - 3 yaş sonrası ise anne çalışsın ya da çalışmasın eğer ailenin imkanları var ise çocuğun kreş ya da ana okullarına gönderilmesi çocuğun bağımsızlığının, bireyselliğinin, sosyalleşmesinin gelişmesinin sağlanmasında çok önemlidir.

Nitekim gelişmiş birçok ülkede 3 yaşından sonra yarım gün de olsa yuvaya gitme oranı neredeyse %100 civarındadır. Ülkemizde hem ekonomik nedenler, hem de geleneksel faktörler nedeniyle bu oran ne yazık ki çok düşüktür.

Tıpkı sağlıklı bedensel gelişimin iyi beslenme, dinlenme, hareket etme vb. gibi temel bazı gereklerinin olması gibi, sağlıklı ruhsal gelişim için de çocukların bazı gereksinimleri söz konusudur. Sağlıklı bir ruhsal gelişim için çocukların temel gereksinimleri şunlardır:

  • Sevilmek
  • Kendini güvende hissetmek
  • Değerli olduğunu hissetmek
  • Sınırların koyulması ve öğretilmesi
  • Bazı konularda başarılı olabileceğini hissetmek
  • Katkıda bulunabileceğini ve yardımcı olabileceğini hissetmek
  • Yeni şeyleri keşfetme ve deneme fırsatlarına sahip olmak.

Dolayısıyla bu gereksinimlerden herhangi birini tehdit edecek ve tehlikeye düşürecek şekilde konuşmak çocukların duygusal gelişimlerine zarar verebilir

Buna karşın, arada sırada yaptığınız şeylerin değil, çoğunlukla yaptığınız şeylerin çocuklara zarar verdiğini unutmayın. Çocuğunuzla ilişkiniz çoğunlukla iyiyse, önemli ve belirleyici olan bu olacaktır. 

Dışarılarda dolaşırken bebekli başka anne-babalarla karşılaşacaksınız. Biz bebeklerin birbirimize ne kadar dikkat ettiğimizi fark ettiniz mi? Bebekler bebeklerden çok hoşlanır çünkü! Bebekli ailelerle parkta veya evde biraraya gelseniz hem ben eğlenirim hem siz. Ayrıca başka bebekli aileleri sadece izlemek bile size çok şey öğretir. Tabii sizi izlemek de onlara!

İnce motor becerilerim de gelişiyor ve su oyunları beni gerçekten çok eğlendiriyor. Küvetin içine birkaç oyuncak atarsanız hem ne kadar eğlendiğimi hem de koordinasyon yeteneğimin ne kadar geliştiğini siz de göreceksiniz.

Mağazalarda satılan çeşit çeşit aktivite oyuncakları da ince motor gelişimini destekler. Bunları yatağımın yanına asarsanız uyumadan önce veya dinlenirken bol bol oynayarak, el-göz koordinasyonumu ve el becerilerimi güçlendiririm.

Konuşma becerilerimin gelişmesi için benimle sürekli yavaş yavaş ve net bir net bir ses tonuyla konuşmalısınız. Nesneleri bana gösterirken isimlerini belirtip, kısa cümlelerle bunları tanımlamalısınız. Benim çıkardığım sesleri tekrar ederseniz, ben de sizin çıkardığınız sesi tekrar ederim. İsterseniz benim çıkardığım sese benzeyen ama daha farklı bir ses çıkarın ve biraz bekleyin. Sizi taklit etmeye çalıştığımı göreceksiniz.

Tekrar benim için çok önemli. Örneğin her zaman aynı ninnileri, şarkıları söylemeniz sadece beni eğlendirmekle kalmayacak, öğrenmemi de kolaylaştıracaktır.

Okuyun, okuyun ve okuyun! Kitaptaki resimler hakkında bana basit sorular yöneltin. Ama devamlı siz konuşmayın! Bana da cevap vermek, sizi taklit etmek ve sesler çıkarmak için fırsat tanıyın!

Yanlış davranışlarının makul bazı sonuçları olduğunu bilmek, yaptıklarından sorumlu olduklarını, öz saygılarını zedelemeden öğretir. 

Örneğin çocuklar aralarında televizyon için kavga ediyorlarsa, televizyonu kapatın. Çocuk sütünü masaya dökerse, masayı çocuğa temizletin. Eve geç dönen ergenlik dönemindeki çocuk ise ertesi gün yorgun olacak ve bu davranışının doğal sonuçlarını görecektir.

Etkili olabilen bir diğer sonuç tipi de belli bir ayrıcalığın askıya alınması veya ertelenmesi olmaktadır. Örneğin çocuk bisiklet ile gitmesine izin verilen yerlerin dışına çıktıysa bir süre bisikleti kullanmasına izin verilmez. Ya da çocuk kendisine düşen ev işlerini yapmadıysa, örneğin akşam arkadaşını davet etmek ya da bir film kiralamak gibi özel bir başka şeyi de yapamaz.

Her anne-babanın tarzı farklıdır

Ancak, araştırmalar etkin anne-babaların, cezalandırıcı, aşırı derecede katı, otoriter ya da aşırı derecede serbest anne-babalara kıyasla daha kendine yeten, kendini daha iyi kontrol edebilen ve olumlu bir meraka sahip, güzel uyum sağlayan çocuklar yetiştirdiklerini ortaya koymuştur. 

Etkin anne-babaların çocuğu disipline etmek için zor kullanmaları gerekmez, bunun yerine net kurallar koyarlar ve bu kuralların neden önemli olduğunu açıklarlar. Etkin anne-babalar çocukları ile çatışmaya girmezler ve katılmasalar bile çocuklarının görüş açısını dikkate alırlar.

Etkin bir disiplin için bazı ipuçları: 

  • Çocuğunuzun yaşı ve gelişim düzeyinin sınırlamaları içerisinde doğru şeyi yapacağına güvenin
  • İstediğiniz şeyin makul bir şey olduğundan emin olun
  • Başka biri sizi eleştirirken sizinle nasıl konuşmasını istiyorsanız, siz de çocuğunuzla o şekilde konuşun. İsim takma, bağırma veya saygısız tutumlara başvurmayın.
  • İstediğiniz şey net olsun. Ciddi ve spesifik olun. Genel, birçok boyutu olan, kafa karıştırıcı şeyleri talep etmeyin. Bunun yerinde belirli, somut ve net taleplerde bulunun.
  • Olumlu davranışlar için model oluşturun. "Yaptığımı değil söylediğimi yap" mantığının işe yaradığı söylenemez.
  • Çocuğunuzun sosyal becerilerinin gelişmesine yardımcı olacak müzakere olanağına ve esnekliğe izin verin.
  • Çocuğunuzun davranışlarının sonuçlarını yaşayarak öğrenmesine izin verin.
  • Sizin belirlediğiniz sonuçlar mümkün olduğunca çabuk uygulanmalı ve mutlaka bu sonucun ihlal edilen kuralla mantıklı bir ilişkisi olmalı ve süresi yeniden olumlu davranışlarını vurgulamaya başlayabileceğiniz ölçüde kısa olmalı.
  • Sonuçlar duruma ve çocuğun yaşına göre adil ve uygun olmalı. 

Anne-babalar çocuklarının süreklilik gösteren davranış sorunları konusunda ciddi endişeler taşıyorlarsa, bir çocuk ve ergen ruh sağlığı hekimine veya başka bir ruh sağlığı uzmanına danışmaları yararlı olacaktır.

Boşanmalar hangi yaştaki çocuğu nasıl etkiler?

Farklı yaşlardaki çocukların boşanma karşısındaki tepkileri farklıdır. Çocuğun yaş ve gelişim düzeyi boşanmaya vereceği tepkiyi de etkiler. Bu nedenle, çocukların boşanmanın olumsuz etkilerinden en iyi şekilde korunması için, anne-babaların çocukların farklı yaşlarda verdikleri tepkileri bilmeleri ve tutum ve davranışlarında uygun düzenlemeleri yapmaları önemlidir.

0-2 yaş 

Bu yaştaki çocuklar tutarlılık ve rutin konusunda hassastır ve tanıdık şeyler (tanıdık kişiler, kendi yatağı, oyuncakları vb) onları rahatlatır. Bu yaşlardaki bebek ve çocuklar çok fazla değişiklik veya ani ayrılıklar nedeniyle strese girebilirler. Bu yaş grubundaki çocuklar özellikle bakım veren kişiden ayrılıklara karşı hassastırlar. Ayrılık kaygısı içe dönüklük, huzursuzluk öfke nöbetleri veya saldırganlık davranışları ile kendini gösterebilir. Bebeğin stres içinde olduğunu gösteren diğer işaretler ise huysuzluk ve ağlamanın artması, yeme veya uyku alışkanlıklarında değişiklikler olmasıdır. 

3-5 Yaş

Bu yaştaki çocuklar tutarlı bir bakıma ihtiyaç duyarlar, ancak çocuğun uzun dönemli hafızası ve dil becerileri de gelişmekte olduğundan daha bağımsızdır. Bu yaş grubundaki çocuğun stres altında olduğunu gösteren işaretler sürekli ayrılmakla ilgili kaygılar, parmak emme, yatak ıslatma, öfke nöbetleri gibi daha önce sergilediği davranışlara geri dönme, yeme reddi ve gece boyunca uyku sorunları yaşamasıdır. Sürekli mızmızlık ve size ya da eşinize yönelik öfke de gözlenebilir. 

6-8 Yaş

6-8 yaş arasında çocuklar sevildiklerinden emin olabilmek için her bir ebeveyn ile özel zaman geçirmeye ihtiyaç duyarlar. Adil davranma büyük önem kazanabilir; çocuk hem sizin hem de eşinizin kendisi ile eşit zaman geçirmesini isteyebilir. Bu yaştaki çocuklar kimin suçlu veya kimin hatalı olduğu gibi konularla da ilgilidir. Bu nedenle boşanan eşe karşı duyulan öfke nedeniyle karşı tarafı suçlayıcı sözlerden kaçınılmalıdır. Çocuklar ailenin yeniden birleşmesi konusundaki ümitlerini dile getirebilir, durumun gerçekliğini tüm çıplaklığı ile kavrayabilmesi için her iki ebeveynle de ayrı ayrı ve bol bol zaman geçirmelerinin sağlanması faydalı olur. Çocuğun mutsuzluk duyguları üzüntü, öfke veya saldırganlık şeklinde kendini gösterebilir. Arkadaşlarıyla veya okulda sorunlar yaşayabilir veya şikayetleri karın ağrıları veya baş ağrıları gibi fiziksel belirtiler şeklini alabilir. 

9-12 Yaş

Bu yaş çocukları anne-babalarından ayrı aktivitelerle daha fazla meşgul olurlar. Boşanmış anne-babalar birbirine yakın ikamet ediyorsa, her ikisiyle de dengeli zaman geçirmek işe yarayabilir, ancak ergenlik öncesi çağdaki çocuklar değişen önceliklerine zaman sağlamak amacıyla farklı düzenlemelere gereksinim duyabilirler. Okul, toplumsal ilgiler ve arkadaşlık bu yaş grubundaki çocuklar açısından öncelik taşımaya başlar. Bu yaş çocukları anne ve babadan birinin tarafını tutmaya çalışabilir. Buna hazırlıklı olmak ve durumu kişisel bir alınganlık konusu yapmamak gerekir. Bu yaş grubunda stres belirtileri arkadaşlarla ilgili sorunlar, yalnızlık, depresyon, öfke veya baş ve mide ağrısı gibi fiziksel belirtiler ve öğrenme sorunları olarak ortaya çıkar. 

Boşanmalarda sık rastlanılan hatalı durum ebeveynlerin sıkıntılarını çocukla paylaşmasıdır; bu durum, "Mert benim en yakın arkadaşım, biz onunla her şeyi paylaşırız" gibi sözlerle ifade edilir. Bu durumlarda çocuklar duygusal olarak zor durumda olan bir ebeveyni kendi duygusal sağlığı pahasına desteklemeye veya ona bakmaya zorlandığında bu ebeveyn ile rol değişimleri görülebilir. Bu çocuk açısından sağlıklı bir durum değildir. Ailede rol değişiminin yaşandığını farkeden ebeveynler kendilerine başka duygusal destek kaynakları bulmaya çalışmalı ve çocuğun sırtından bu yükü indirmelidirler.

13-15 Yaş 

Bu yaş grubundaki çocuklar her iki ebeveynden de tutarlı bir destek beklerler ancak yaşam düzenlemelerinde her iki ebeveynle de dengeli zaman geçirmeyi kabul etmeyebilirler. Boşanma suçunu ebeveynlerden biri veya her ikisine yükleyebilirler ve tek bir yerde kalmayı veya sürekli yer değiştirmeyi talep ederek kontrol sahibi olmaya çalışabilirler. Depresyon, içe kapanma, ruh durumunda sürekli değişmeler, sigara, alkol veya diğer uyuşturucuların kullanımı, cinsel aktivite veya devamlı karşı gelme davranışları ergenin sorun yaşadığını gösterebilir. Bu sorunlar boşanmayla ilişkili olsun ya da olmasın, ergenin hayatını etkileyen ciddi sorunlardır ve dışarıdan yardım alma ihtiyacının ortaya çıktığına işaret eder. 

16-18 Yaşlar

Bu yaş grubundaki ergenler kendi bağımsızlıklarını oluşturmaya ve sosyal ve okul faaliyetlerine odaklanırlar ve anne-babalarının sorunları konusunda hoşgörüsüz olabilirler. Bu yaş grubundaki ergenler halen desteğe ihtiyaç duymakla birlikte, sürekli ebeveynler için endişelenmekten artık yorulmuş olabilir. Ergenlerle sık sık duyguları hakkında konuşmak yararlı olabilir. Ergenler anne-babalarını mutlu görmek isteseler de, anne babalarının başka insanlarla birlikte olması karşısında karışık duygular beslerler. Anne ya da babanın başka biriyle çıkmasını hoş görmenin diğer ebeveyne sadakatsizlik olacağını düşünebilirler. Yardım ihtiyacı içinde olan gençler davranış sorunları yaşayabilir, depresyon belirtileri gösterebilir, okul performansı düşebilir, evden kaçabilir veya yasalarla başı derde girebilir.

Danışma Formu

Aklınızdaki sorular için formu doldurun ve gönderin.